Mitolojide mavi lotus çiçeğinin gelişimi üç temel elementin yolundan geçer. Bunlar su,hava ve ışıktır. Suyun karanlığında kendiliğinden köklenir, ışıkla olgunlaşır ve sonunda başını sudan çıkararak havaya ulaşır. Mavi lotus çiçeğinin bu oluşum ve büyüme süreci insan gelişimiyle özdeşleştirilir. Etnik kökenlerde çiçeğin kökü yenildiği zaman, insanın geçmişini unutturduğuna inanılır ama bugüne kadar kimse kökünü yiyememiştir.
Lotus her şeyden önce, onu diğer bitkilerden ayıran ve Budist bir simge haline getiren, ekolojik bir özelliğe sahiptir. Mevsimler bir döngü içinde hareket ederken, çiçekler de çiçek açıp ölürler. Ancak bitkilerin pek çoğu önce çiçek açıp çiçeklerini döktükten sonra meyve verirken, lotus meyvesi olgunken çiçek açar. Bu nedenle Budistler, lotusun geçmişin, şimdinin ve geleceğin bir arada olmasının bir ifadesi olduğunu düşünmüştür.
En eski Budist sutralardan birinde, lotus yapraklarının üstündeki çığ damlacıkları ve lotus tohumları arzuyla kirlenmemiş hayatı ifade eder. Lotus tohumunun içindeki besleyici beyaz özsuyu " insanların Budist doğasına " benzetilir. Küçük lotus çanağı ve tohumlar insanın iç dünyası gibi geniş ve sınırsız kabul edilmiştir. Tohumları taşıyan çanak insan ruhuna açılan kapı gibidir.
Farklı inanışlara ve fikirlere ilham veren bu mucizevi çiçek tam bir görsel şölen....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder